Kitabın başlangıç cümlesi; (Uzun zamandır bir kitabı alırken ilk cümlelerine bakıyorum, o anda etkileniyorsam okumaya değer buluyorum, bir nevi okuma kriteri oldu bende.)
- İki masalı vardı. Biri kendi masalı idi. Onu kimse bilmezdi. Öteki dedenin anlattığı masaldı. Sonra hiçbir masal kalmamıştı.
Kitabı okurken altını çizdiğim cümleler;
- Önce gözyaşı dökülür, dökülür hiçbir şey göremezsin. Derken sessizce koca bulutlar yüzerek gelir ve aklından geçirdiğin her şeyi gerçekleştirir. Yüreğinde olanları, rahat olmadığını bilir bulutlar. Senin buralardan uzaklaşmak, uçup bir yere gitmek istediğini, kimse tarafından aranmak, kimsenin yapmacık yapmacık "Sersem çocuk, kayboldu gitti şimdi, nerede arayalım bunu?" dövünmesini istemediğini de bilir bulutlar. Senin bir yere kaçmaman, kaybolmaman, sadece sessiz sessiz sırtüstü yatıp bulutları seyretmen için, bulutlar aklından geçirdiğin her biçime girer, seni avuturlar. Bulutlar hep aynıdır ama türlü hallere girer. Yeter ki sen bil, senin için nasıl görünmek istediklerini...
- İyilik ekme, kötülük biçersin. İyi yürekli olma! Al sana enayi, al sana, al sana! Kötü ol, kötü!
- Çok insanlar, hastalıktan çok, içlerini kemiren, dinmek bilmeyen hırstan, olduklarından fazla görünmek istemelerinden ölürler.
- İnsan durup dururken ne de kolay mutlu olabiliyor ve başkalarına da bu mutluluğu ne de kolay verebiliyordu? Hayat böyle devam etse, şimdiki gibi, şu andaki gibi...
- Eşeğe, eşek olduğunu ispat edemezsin ki!...
Kitabın son cümlesi ise;
- Ve bu yeryüzünde bizi ne beklerse beklesin, insanlar doğup öldükçe, doğruluk ölmeyecektir. Senden ayrılırken, kendi sözlerini tekrarlıyorum yavrum;
"Merhaba beyaz gemi, benim gelen!"
tanıştığıma memnun oldum.
YanıtlaSiliadei ziyarete geldim:)
beklerim..