5 Kasım 2013 Salı

#AklımdakiAtlıKarınca #3


     Herkes ağzına kadar başkası dolu!







     Bencillik ırkçılığın kişi başına düşen zavallılık miktarı!






     Aşk acısı geminin gitmiş olması ama demirinin hala kalbimizde saplı kalması halidir!





     Seni uzaktan sevmek aşkların en miyopu!






     Herkes sanki birisinde mahsur kalmış gibi!






     Bireysel yapılan hatalara enayilik diyorlar toplu yapılanına ise milli irade!


     Her yurttaş bir suç uydurulana kadar masumdur!


     Bir insan iki olmak için sever üç olmak için sevişir!


     Bir bir daha biz yapar!


     Doğarsın ve ölürsün arada bir hayat olduğunu fark edersen yaşarsın!


     Birinden çalarsan hırsız olursun herkesten çalarsan zengin!






     Yalnızlar kendi aralarında ikiye bile ayrılmazlar!


     Çok konuştum, yalnızlığıma verin!




     Her sabah umutla yeni bir güne başlayıp, her gece ne kadar boktan bir dünyada yaşadığımı fark ediyorum. Biz burada böyle şeyler yapıyoruz bazen. Olmadığımız biri gibi davranabiliyoruz. İnandığımız ilk yalanın peşinden gidiyor ve ona göre hayatımızı şekillendiriyoruz. Kendi doğrularımız olarak bellediğimiz bu yalanlara o kadar inanıyoruz ki, kimsenin ne söylediği umurumuzda bile olmuyor. Diğer tüm doğrulara kulağımızı tıkıyoruz. Biz de bir yandan onları kendi doğrularımıza inandırmaya ve kendi sevdiğimiz şeyleri onlara da zorla sevdirmeye çalışıyoruz.


     En büyük derdimiz, akıllı telefonlarımızın şarjının bitmek üzere olması.


     Ruhumu zehirlemekten keyif alıyordum. Gülümsedim. Sigaramdan bir zevk fırtı aldım ve birden sarsılarak ağlamaya başladım. Terlemedim, göz yaşlarım ıslattı yatağı.


     Önümüzdeki yıllarda çok mutsuz ama çok güzel işler yapmış bir kadın olmayı planlıyorum. Tabii sağ kalırsam.


     "Aşk yoksa tütün var ulan!" deyip bir sigara yaktım. Poşetleri masaya bıraktım. Bir bira açıp Edip Cansever kitabı aldım elime. Açtığım ilk sayfada elime "Masa da masaymış ha!" şiiri geldi. Tıpkı o şiirdeki gibi bana ait olan ne varsa koydum masanın üzerine.


     İnsan bu, içinde bok var oğlum, ne bekliyorsun ki?