27 Kasım 2016 Pazar

Eski Bahçe Eski Sevgi * Tezer Özlü

     Merhaba,

     Tezer Özlü, Türk edebiyatının lirik prensesi... Bu postumda Tezer Özlü'nün Eski Bahçe Eski Sevgi isimli kitabını alıntıladım, bu kitap benim okuduğum ikinci Tezer Özlü kitabı oldu. Yazarın ilk okuduğum kitabı ise Yaşamın Ucuna Yolculuk isimli kitabıydı. Tezer Özlü'nün öykülerini ve üslubunu seviyorum, okumaya devam edeceğim.





       Gelelim kitaptan altını çizdiğim cümlelere;

     - Eğleniyorum canım. Gerçekten büyük bir eğlence. Masanın başında otururken ne eğlenceler buluyorum kendi kendime.


     - İşte gene uyumam için hiçbir neden yok. Uyanmam için de. Bunları ben mi düşünüyorum? Yoksa söylüyor muyum? Oysa bambaşka bir yerdeyim. Sana sarılıp yatarsam, çocukluğumdayım.


     - Bırak beni artık. Bu camdan çırılçıplak aşağıya atlayacağım. Sana karşı değil bu. Çocukluğuma karşı. Bu kente, bu eve, bu halılara, bu değişmeyen her şeye, bu ölmeyen herkese karşı. Yaşlı halimle ne değin mutlu olacağım genç bedenim genç bedenim ölü olarak bu dar sokaklarda yatarsa. Yarın ne olacak sanki? Sokak satıcıları bağırışacaklar. Ve bu sesleri kulağımdan uzaklaştırmaya çalışacağım. bir uğultu olacak sokağın tüm gürültüsü. Uyumaya çalışacağım.


     - uyumalıydım
     uyandığımda ihtilal bitmedi
     evden dünyayı yönettim
     insanlar mutlu günlerin önlerine geçiyorlar
     kimse
     bana ihtilal yapmadın diyemedi
     unutmam gerekiyordu


     - neyi
     ya da
     kimi
     bekliyorum
     güneş aynı güneş
     geceler aynı geceler


     - güzel değildiler filmdeki gibi
     canımın sıkıldığını yazmayacağım
     ve yazmayacağım derken yazmış oluyorum


     - Yoksa yapacak hiçbir işim yoktu da gidenlerin peşlerine mi takılmıştım.


     - Bu yaz da çok kötü geçecek, aynı geçen yaz gibi, dedi.


     - Bu günlerde sokağa çıktığımda kendimi yaşamın, çağın, kentin, insanların, her şeyin çok dışında buluyordum. Ama biliyordum. Gene ağrılar duymadan, sokaklarda güzel gezintiler yapabilecektim.


     - Ama hep günlük olaylar zamanı alıp götürüyor. Ya uyku gecikir, ya uyku çok uzar, ya da bir yerden hızla dönmek gerekir. Ya çok ya da az öfkeli olurum.


     - Her konuda sanki en doğru düşünceye ulaşmışım. Böyle anlarda insan hem güçlü hem de mutlu oluyor. Gene her ayrıntıya dek bakmak, uzakta kıyı şeritlerini, denizin yüzeyini ve bununla birlikte dünyanın tüm zamanlarını düşünmek istiyorum.
   


     -Güneşli, sıcak bir havanın insanı ısıttığı erken bir sabahında İzmir'in yeni limanına varmışız bile. Birinci Kordon'da yürüyor, kendimi yeni bir ülkeye gelmiş gibi duyuyorum. Burada zenginlik taşıyor.  Büyük yapıların altlarında dev mağazalar var. Yaya kaldırımının üzeri muhteşem Amerikan arabalarıyla dolu, Nato karargahı, Alman ve Yunan konsoloslukları da burada. Avrupa'daki gibi, yaya kaldırımlarının üzerine taşan renkli, pahalı ve güzel lokantalar dolu. Burada ayakkabı boyacılarının tezgahları bile pırıl pirinçten ve zengin boya çeşitleriyle bezeli. Her gelişimde Türkiye'nin diğer yerlerinden daha canlı, daha zengin görürüm İzmir'i. Severim de bu kenti. Ama hiçbir insanla bu kentte dostluk kurmadım, insanlar hep yabancı kaldı bana.


     - Ama ben seninim, diyor ve birbirlerine sarılıyorlar, bu büyük kentte, gecenin bu saatinde, ertesi gün işleri olmayan herkesin birbirine sarılmaya, yapmacık da olsa -ben ama seninim- dediklerine veya bu sözlerin her yerde gelişigüzel söylendiğine ve bir anda bunların tümünü düşünerek...


     Tom Jones - Delilah


     - Yaşanmış düşüncelerimde bir şey arıyorum. Acıyı bulamıyorum, yabancılık, özlem bulamıyorum. Derin bir sevgi ya da ilişki bulamıyorum.


     - Tedirginlik, güvensizlik, kuşku, zaman zaman umutsuzluk elimde olmayan nedenlerle gene gelip yüreğime, beynime, düşünceme oturdu.


     - Bunalıyorum. Burada akıl hastası olmaktan korkuyorum, dedi. Akıl hastası olmaktan korkmak, akıl hastası olmaktan daha güç bir durum. Çünkü korkular sürekli. Tedirginlikler sürekli.


     - Doyumsuz dünyamı avucumun içine alıp sıkıyorum. Her şeye hazırım. Hastalığa. Yalnızlığa. Aşka. Gitmeye. Kalmaya.


     - Hayır. Hayır. Burada bir süre yatağa uzanmak ve hiçbir şey düşünmemek olanaksız.


     - Bugüne kadar bir tek hayvana karşı gelişti duygularım: Değişim'deki Gregor Samsa'ya karşı.


     - "Hava ile doldurulmuş torbalar gibi", diyor.
     "Bir iğne batacak! Ve işte patlayacaklar", diyor.


     - Geceleri uyumadığını, bu dünyayı uykuda terk etmek istemediğini düşündüm.


     - Ben geçmişimi unutmuş, ne geri dönmek ne de ileriye gitmek isteyen bir insan olarak oturuyordum.


     - Şimdi ayışığı sonatı burada. Uyumaya çalışacağım. Moonlight Sonata

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder