23 Mart 2016 Çarşamba

Outliers (Çizginin Dışındakiler) * Malcolm Gladwell

   

     - "Rögar kapakları neden yuvarlaktır?" klasiği de dahil, zeka ve yeteneklerini ölçmek için tasarlanmış bir dizi soru yöneltiliyor. (Eğer bu sorunun yanıtını bilmiyorsanız, Microsoft'ta çalışacak kadar zeki değilsiniz demektir.) Yanıt şu; ne kadar çevirirseniz çevirin, döndürürseniz döndürün, yuvarlak bir rögar kapağı rögarın içine düşmez. Dikdörtgen bir kapak ise düşebilir; bütün yapmanız gereken onu yana doğru biraz eğmektir. Buyurun, artık Microsoft'ta bir iş bulabilirsiniz.


     - Pratik zeka; "kime ne söyleyeceğini bilmek, bunu ne zaman söyleyeceğini bilmek ve maksimum etki için bunu nasıl söyleyeceğini bilmek."


     
- Eğer yatağa kafamda bir soruyla gidiyorsam, uyumadan önce bütün yapmam gereken bu soru üzerine yoğunlaşmaktır ve hemen her zaman sabah yanıtı bulmuş olurum. Bazen yanıtı rüyamda bulduğumu ve uyanınca anımsayabildiğimi fark ederim. Bazen de yanıtı sadece hissederim, yazmaya başlarım ve yanıt sayfa üzerinde belirir.


     - İş bulmak için doğru aile bağına, doğru yeteneğe, doğru kişiliğe ya da bunların bir kombinasyonuna sahip olmalıdır. Kabul edilebilirlik olarak adlandırılan şey bu parçaların toplamından oluşur. Bir insan bunlardan herhangi birine sahipse kendine bir iş bulabilir. İkisine sahipse, birden fazla iş seçeneği olabilir; üçüne sahipse istediği işe girebilir.


     - Sonra dünya değişti ve o hazırdı. Felaketten zafer elde etmedi. Bunun yerine, felaket olarak başlayan şey sonuçta fırsata dönüşmüştü.


     
- Çok çalışmak, ancak hiçbir anlam taşımadığında bir hapis cezasıdır. Anlamı olduğunda, eşinizi belinden yakalayıp durmaksızın döndürmenize neden olacak türde bir şeye dönüşür.


     - Yeterince çalışır, kendinizi ortaya koyar ve beyninizi ve hayal gücünüzü kullanırsanız dünyayı istediğiniz gibi biçimlendirebilirsiniz.


     - "Yılda 360 gün yataktan güneş doğmadan önce kalkabilen hiç kimse ailesini zengin etmekte başarısız olmaz."


     
- Başarı, çoğu insanın 30 saniyede vazgeçebildiği bir şeyi anlamak için 22 dakika uğraşacak kadar inatçı, azimli ve istekli olmanın bir işlevi.


     - İçinde bulunduğu topluluk ona gereksinimi olan şeyi vermiyor. O halde ne yapması gerekiyor? Akşamlarından, arkadaşlarından ve hafta sonlarından -eski dünyasının bütün o öğelerinden- vazgeçmesi gerekiyor.



5 Mart 2016 Cumartesi

Duino Ağıtları * Rainer Maria Rilke




     - Tout, au monde, esiste pour abautır a un livre. (Her şey sonunda bir kitaba varmak içindir.)


     - Kim, bağırsam, duyardı çığlığımı melek
     saflarından? Tut ki biri yüreğine aldı beni
     apansız: Yok olur giderdim daha güçlü varlığının
     önünde. (Birinci Ağıt)


     - İşte böyle kendimi tutuyorum, karanlık
     hıçkırışın çağrısını içime atıp. Ah kimden,
     kimden bize hayır var? 
(Birinci Ağıt)


     - Belki de bize kalan
     yamaçta bir ağaçtır, her gün onu yeniden
     görelim diye, dünkü sokaktır belki,
     ya da kötü büyütülmüş bağlılığıdır bir alışkanlığın,
     hoşlanmıştır yanımızdan, gitmemiştir, kalmıştır. 
(Birinci Ağıt)


     - Evet, sensiz olmuyordu baharlar. Kimi yıldız
     beklemişti senden, onu fark edesin.
     Bir dalga yükselmişti geçmişte sana doğru;
     ya da açık pencereden bir keman sesiydi
     kendini sunmuş. Ödevdi hepsi. 
(Birinci Ağıt)


     - Bu en eski acılar içimizde artık
     meyve vermesin mi? Sevdiğimizden severek kopmak,
     onu titreyerek aşmak çağı değil mi? 
(Birinci Ağıt)


     - Belki biri çıkıp diyecek: Evet,
     içimde kan oluyorsun, bu oda ve bahar seninle
     doluyor... (İk
inci Ağıt)


     - Severdi.
     Kendi içini severdi, içindeki yabanlığı, el değmemiş ormanı. 
(Üçüncü Ağıt)


     - Yavaşça, ah yavaşça,
     sevgi dolu bir iş yap, güvenilir, gündelik bir iş, onun önünde
     -al onu, bahçelerin oraya götür, gecelerin o büyük
     ağırlığını ver ona...
     Alıkoy onu... (Üçüncü 
Ağıt)


     - Hayır, bu kof maskeleri istemiyorum;
     kukla olsun daha iyi. Doludur o. Katlanırım
     içi saman gövdesine, iplerine, görünüşten
     yüzüne. 
(Dördüncü Ağıt)


     - Bizlerse: Seyirci, her zaman, her yerde,
     bizler her şeye dönük, hiç dışına çıkmadan!
     Ağzımıza dek doluyuz. Düzenliyoruz. Parçalanıyor. (Sekizinci Ağıt)


     - Kurduğun düş bu değil mi,
     bir kez görünmez olmak? -Yeryüzü! Görünmez!
     Başkalaşım değilse ne, yüklediğin büyük ödev?
     Yeryüzü, sevdiğim, istiyorum. İnan, tüm baharların
     gerekli değil beni kazanman için-, yalnız bir tanesi,
     bir tanesi kanıma çok bile artık.
     Ben, adsız, seni seçtim kendime, çok uzaktan. (Dokuzuncu Ağıt)


     - Yapayalnız çıkar şimdi ilk-acı dağlarına,
     ayak sesleri bile yankılanmaz olur ses vermeyen
     bahttan. (Onuncu Ağıt)