- Günlük gerçeklerden yapılma elişi bir karabasan. Evcil çözümlenmeye elverişli. Demek trenin durması, sarsıntının kesilmesi, bir kesilme, bir engellenme, bir çeşit...
- Kafka'yı çok mu seversiniz? dedi Genç adam.
- Çok. Belli aralıklarla döner döner okurum.
- Bana çok karanlık gelmişti okuduğumda. Belki de daha yalın daha gerçekçi, aydınlık bir edebiyata ilgi duyduğumdan.
- Sizin yaşınızdayken bana da öyle gelmişti. Ama sonraları, zamanla, karanlık ya da kapalı yanı pek kalmıyor. Gündelik gerçeğin düşünülemeyecek kadar korkunç olabileceğini kavrıyorsunuz.
Marino Marini Quartet - Come Prima 45 rpm
- Sonra,ormana çıkarken arkandaki yola özenle serptiğin kırıntıları arıyorsun, onları toplayarak sılaya dönmeyi kuruyorsun. Kafka okumak... eski bir şarkının sözlerini anımsamak... bir gül kokusunu izleyip bahçeyi bulmak.
Dean martin - Volare
- "Neden?" diye düşündü. "Neden korkuyorum?. Tam atlatmışken? Gözlerimin içi terliyor sanki. Uzun bir süredir yaşamanın dışında kaldım, ev içinde, kalabalıktan uzakta. O yüzdendir. Ya da kitabın etkisidir, ne bileyim bastıran kardır, gördüğüm düştür... Bir nedeni olmalı..."
Jovanotti - Piove
- Yanında çok rahattım, güvendeydim... öyle ki çoğu kere, seni gerçekten tanıdım mı, bir düş müydü yoksa... bir daha görsem acaba...
- Gün erguvana dönüyordu. Kumsalda bir çocuk, renk renk deniz topuyla oynuyor, mora kesmiş kumlarıyla o günbatımında bir ressamın tuvaline akıyordu. Aşksız kalanlardan, aşksız bırakılanlardan, içerdekilerden, intihar edenlerden, işsizlerden, işlerinden, anılardan konuşmuşlardı. En büyük aşkların günbatımında yaşanacağından (yaşamın soluğu kesilmek üzeredir), sevdiği kentte bir günbatımını bir gün kendince görebilme uğruna her türlü işkenceyi göze alanlardan koınuşmuşlardı...
BARRY WHITE (COLLECTION)
- ...yine de bir suçluluk... her şeyi anlatmamışım gibi geliyor, seni yitirmekten korktuğum için... sandığın kadar inançlı, daha doğrusu kısa vadede umutlu değilim...
Yves Montand - Les Feuilles Mortes
- Değişik ellerce biçimlendirilmiş, yontulmuş, ustalarından çok şey kazanmış yine de kişisel bir yorumda, içli bir yorumda özel tınılarını kazanmış iki saz gibi birleşmişlerdi sonra.
Charles Trenet - La Mer
- Beyaz bedeni boyunca akan utangaç ayva tüylerini, ansızın fışkıran arsız sarmaşıkları, ürktüğü soyunukluğunu, sevdiği çıplaklığını, can attığı yalnızlığıyla tüylerini ürperten yalnızlığı, mavi inişleriyle turuncu çıkışlarını, yalazını ve buzunu, oburluğuyla perhizini, bilgeliğiyle çileciliğini, ormandaki beton kulübeye taşıdığı geleneksel saray koltuğuyla ince porselenlerini, genel bir zamansızlığın içinde sıraya titizlikle koyduğu saatlerini ve işlerini, koltuğunda düşünüşünü ve düşleyişini, hiçbir şey beklemezliğiyle vazgeçemediği bekleyişi, uzatabileceği eliyle göğsünde birleştirdiği parmaklarını, beyninde yeşeren dölle rahminde uyuyan kısırlığını, hepsini görebiliyorlardı. Görebiliyordu.
- Koş, koşsana, hiç durma. Senin gibi evden çıkmayan, aklını kitaplarla bozmuş, sakat bir kıza kim inanır? "Onu kitaplardan tanıyorum" mu diyeceksin?
- Düşlerini sakın bırakma, dedi. Özel düşlerini kimseye kaptırma sakın. - Ama hep arkamdan birileri geliyor sanıyorum, dedi Gecegezen Kızlar. O kadar korkuyorum ki dönüp bakmıyorum bile.
- Unutma, dedi İhtiyar demir kapıyı açarken, düşlerini kimseye emanet etmeyeceksin, kaptırmayacaksın. Sabaha çok var daha. Buralara kadar inmişken sonuncu katı da zorla, yar derim ben. Orada altın ve gümüşün mihenk taşını bulacaksın.
DALIDA Love in Portofino
- Yine baştan alıyorum. Kimbilir kaçıncı bu. Gecenin geç saatlerini, yalnız kalmayı bekliyorum. Çalışma odamda, günlerimi kayda geçirdiğim defterin başında. Olaylar arasındaki bağlantıları kavramak için belleğimi zorluyorum, en ufak ayrıntılara iniyorum. O'nun sesinin yardımıyla kavramaya çalışıyorum olup biteni. Suçluluk duyduğumu sanmıyorum. Arasıra bir acı yokluyor, o kadar. Sesi, balık iğnesi gibi saplanıyor içime.
Merhaba Yasemin Hanım.Sizde bizim gibi alışveriş yapmayı seviyor iseniz sizi de aramızda görmek isteriz.
YanıtlaSilhttps://netlioo.com/register/fb_0646_hotmail_com?ref=banner