16 Şubat 2013 Cumartesi

Yaz Geçer * Murathan Mungan

     Bir saatten daha kısa bir sürede okudum sanırım bu şiir kitabını. Bir kaç saat önce nette gezinirken, içinden bir şiire rastladım ve neymiş kiminmiş diye araştırırken en son e-book'unu satın alarak okumaya başladım. Bunların hepsi bir saat gibi bir süre içinde oldu sanırım, tabi ki kitapta yine altını çizdiğim kısımlar oldu.


     Aslında bu blogu açma nedenlerimden biri hem bu kitaplardaki beğendiğim kısımların toplu bir biçimde bulunmasını istemem, hem de ilerleyen yıllarda aynı kısımları incelediğimde, hissedeceğim duyguları merak ediyor olmamdı.


     Gelelim kitabın etkileyici kısımlarına; (Şiirleri başlıklarıyla beraber yazıyorum lakin şiirin kısımları sadece benim beğendiğim dizelerdir. Bu kısımları beğenen olursa, şiirin tam halini, başlıklardan bulabilirler.)


     YALNIZ BİR OPERA
     ...
     Kitaplara sarılmak, dostlarla konuşmak, yazıya oturup sonu gelmeyen cümleler kurmak, camdan dışarı bakıp puslu şarkılar mırıldanmak.
     Böyle zamanlarda her şey birbirinin yerini alır çünkü her şey bir o kadar anlamsızdır.
     ...
     Gün boyu hiçbir şey yapmadan oturup
     kulak verdiğimiz saat tik takları
     kaplar tekin olmayan göğünüzü
     geçici bir dinginlik, düzmece bir erinç
     suyu boşalmış bir havuz, fişten çekilmiş bir alet kadar tehlikesiz
     bakınıp dururken duvarlara
     boş bir çuval gibi, çalmayan bir org gibi, plastik bir çiçek, unutulmuş bir oyuncak, eski bir çerçeve gibi, hani, unutsam eşyanın gürültüsünü, nesnelerin dünyasında kendime bir yer bulsam, dediğimiz zamanlar gibi.
     ...
     yani dayanmak ve katlanmak için silkelerken bütün benliğimizi
     ama öyle sessiz baktığımız duvarlar gibi olmaya çalışırken,
     ve kazanmış görünürken derinliğimizi
     ...
     denemeseniz de bilirsiniz
     hiç yakın olmamışsınızdır intihara bu kadar
     ...
     gün gelir bir gün
     başka bir mevsim, başka bir takvim, başka bir ilişkide
     o eski ağrı
     ansızın geri teper.
     Dilerim geri teper. Yoksa gerçekten
     Bitmişsinizdir.
     ...
     Daha önce de başka şiirlerde konaklamıştım
     Ağır sınavlar vermiştim değişen ruh iklimlerinde
     Aşk yalnız bir operadır, biliyordum.
     ...
     ödünç almadım hiç kimseden hiçbir şeyi
     çıplak ve sahici yaşayıp çıplak ve sahici ölmek için
     panayır yerleri...panayır yerleri...
     ölü kelebekler...ölü kelebekler...
     sonra dünyanın bütün sinemalarında bütün filmleri seyrettim.
     Adım onların adının yanına yazılmasın diye
     acı çekecek yerlerimi yok etmeden
     acıyla baş etmeyi öğrendim.
     Yoksa bu kadar konuşabilir miydim?
     ...


     ALABALIK VE SİYAM BALIĞI
     ...
     yeryüzünde en eski şey su
     tufandan önceki suyla
     tufandan sonraki bile aynı değildir
     ...


     KADIRGA
     ...
     dışı korsan, içi iç denizlerde yaşayan çocuklardık
     ...


     ÖĞLE SAATİ   
     Dökülen yemişlerin sessizliği
     Güz aydınlığı
     Uzakta bir çıkrık öğleyi böler ikiye
     Renkler kendini dener otla, kabukla, bulutla
     değiştirir gömleğini arklardan gelen sular
     uykusu yarım kalmış tenha kuyularda
     eteklerinde ufkun çizgisi
     geçen yıldan bu yana ne kadar uzadığını
     ölçer kır
     birbirlerinin gölgesinde uzayıp büyüyen
     ağaçların dinginliğini çepeçevre kuşatır öğle saatini
     su uyur, yelkovan durur
     çocukluğumda yağan bir karın adı olur ansızın
     ansızın bir kuş sürüsü gürültüsünü çizer güze
     Dünyanın almadığı saatlerdir
     Hiçbir şey benzemez başka bir şeye
     Kimse kimseye bir şey yapamaz sanki
     İyilik de kötülük de masumdur her şeyden
     Belki yalnızca yüzümüze doğru ağır ağır açılan
     uyku sonrası bir bakış
     iyi gelir bize
     Belki o zaman.
     ...


     YAZ BİTTİ   
     yaz bittiği her yerde söylenir
     söylenmeyen şeyler kalır geriye
   
     ve sonra hiçbir şey olmamış gibi
     ağır, usul bir hazırlık başlar
     uykuya benzer yeni bir mevsime

     orda burda, ev içlerinde, kır kahvelerinde, deniz kenarlarında
     incelen yazın akşam esintilerinde
     zaman usulca sıyrılır aramızdan
     ta içimizde duyarız gelecek günlerin geçmişini
     başka ne gelir elimizden
     büyük bir uzaklığa gülümseyerek
     geçiştiririz
     ıskaladığımız şeyleri

     yatıştırıcı rüzgarlar
     dışa vurur içimizdeki lodosu, poyrazı, gün batımlarını
     saklar bizi
     gözlerimizdeki hüzne "dinginlik" adını verir
     "seni iyi gördüm." diyenler
     biz de iyi hissederiz kendimizi
     elimizden başka ne gelir ki
     ...
   

2 yorum: